Murat Dağı Yok Olmasın Platformu.

Altın Madenini çıkartacak şirketin hazırladığı ÇED dosyasının Bakanlık’ın alt birimi İnceleme Değerlendirme Komisyonu’nda görüşülmesine katıldı.

Murat Dağı Yok Olmasın Platformu adına Basın açıklaması yapan Funda Öz Akçura toplantıdan sonra şunları söyledi.

- 2017’de Murat Dağı'nda altın madeni girişimi halkın direnişi ve itiraz davalarının kazanılmasıyla engellenen Anadolu Export Maden A.Ş. üç yıl aradan sonra bu kez “altın gümüş madeni kapasite artırımı, pasa döküm ve kırma eleme tesisi” kurmak için başvuruda bulundu.

Şirketin hazırladığı ÇED dosyası bugün, yani 18 Kasım 2022 Cuma günü Bakanlık’ın alt birimi İnceleme Değerlendirme Komisyonu’nda görüşülmeye başlandı.

Bizler de; Kütahya Gediz ile Uşak Banaz’ın köy muhtarları, belediye başkanları, sulama kooperatifi ve ziraat odası temsilcileri, barolar, meslek odaları, çevre dernekleri olarak toplantıya katıldık.

Murat Dağı’nın, başta yaşadığımız yer olmak üzere Ege Bölgesinin yaşam kaynağı olduğunu, madencilikten muaf olması gerektiğini gerekçeleriyle anlattık.

Biraz aklı ve vicdanı olan hiç kimse böyle bir ÇED dosyası hazırlayamazdı.

2019’da kovaladığımız şirket bu kez “siyanür havuzları olmayacak” diye bahane üretmiş.

Ancak madeni çıkarıp pasayı depolayacağı 415 hektar için “212 bin ağacı kesip sahayı ormandan temizleyeceğim” demeye devam ediyor!

Murat Dağı’nda yağışı çeken unsurlardan en önemlisinin ormanlar olduğunu hesaba katmıyor.

Bakanlık’a teslim ettiği ÇED dosyasında; yeraltı su yatakları, pınarları, çay ve dereleriyle, Gediz nehri ve Porsuk çayını doğuran, Menderes ve Sakarya nehirlerini besleyen bölgeyi değersizleştirerek “gezdik, gördük, üç beş tane kurumuş çeşme var” diyor.

Şirketin madeni çıkarmak istediği saha 1200 ile 1400 metre rakımda olmasına rağmen 700 metredeki meteoroloji istasyonundan aldığı verilerle bölgenin yağış haritasını çıkarıyor.

Uşak’ın içme ve sulama suyunu sağladığı Küçükler göleti ve Çokrağan suyu için “önemli olsaydı su koruma havzası içinde olurdu” diyor.

Şirketin aradığı maden yerin yüzlerce metre altında.

Altın ve gümüşe ulaşmak için beş yıl boyunca beş ayrı ocakta her gün 7 ton dinamit patlatacak.

Bu patlatmalarla kırık fay hatlarından oluşan bölgede yeraltı sularının kaybolacağından hiç bahsetmiyor.

Ağır metallerle kirlenmiş milyonlarca ton pasanın, zaten heyelan riski olan bölgede ormanlar da kalmayınca binlerce hektarlık alana yayılmayacağının garantisini de vermiyor.

Açığa çıkacak ağır metaller ile bebeklerin anne karnında kemiklerinin gelişmeyeceğinden, hastalıklardan, ecelsiz ölümlerden, ekolojik dengeyi bozacağı için ortaya ne tür salgın hastalıklar çıkacağından da bahsetmiyor.

Su yatakları ile birlikte tarım arazilerinin de yok olacağını, bölge insanının açık, susuzluk ve yoklukla sınanacağını da umursamıyor!

Bugün Murat Dağı’nda madencilere karşı verilen mücadele yaşamak ve yaşatmak mücadelesidir!

Madene karşı çıkmak yaşam hakkını ve suyu korumak ile eşanlamlıdır.

Biz bu madeni geçmişte açtırmadık, bugün de açtırmayacağız!

Murat Dağı kazanacak!

Yaşam kazanacak!

Biz halkız!

Halk kazanacak!