BİST
9.693
ALTIN
2.496,45
DOLAR
32,50
STERLİN
40,29
EURO
34,78

Bakan Özer; Uşak'ın eğitimde geldiği noktan çok iyi

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, "Eğer 1 yıl daha okulları uzaktan eğitime devam ettirmiş olsaydık sadece öğretmen kayıpları olmayacaktı, öğrencilerin psikososyal gelişimleri, ruh halleri, sosyalleşmeleri, dijital bağımlılıkları gerçekten bir ülke güvenlik meselesi olacak şekilde kritik bir hale gelecekti." dedi.

09 Ağustos 2022 Salı 17:39
Bakan Özer; Uşak'ın eğitimde geldiği noktan çok iyi

Bakan Özer, Uşak'ta Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2022-2023 eğitim-öğretim yılı hazırlık toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Uşak'ın eğitimde geldiği noktanın çok iyi olduğunu ifade eden Özer, toplantıda eğitim kalitesinin daha ileriye taşınması ve Bakanlık olarak yapabilecekleri konuları konuştuklarını dile getirdi.

Temel Eğitim Genel Müdürlüğünün kendisine bağlı anaokulu, ilkokul ve ortaokullarının tüm ihtiyaçlarını karşılayacağını ve doğrudan okullara göndereceğini belirten Özer, eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirecek şekilde ihtiyaçları karşılamak için Bakanlığın bütçesini son damlasına kadar kullandıklarını ifade etti.

Bakan Özer, 1,5 yılın ardından kırılan refleksleri onarmak ve okulu sadece eğitim yapılan yerler değil, aynı zamanda bu ülkenin en önemli sermayesi olan beşeri sermayesinin tüm boyutlarıyla yetişkin bireyler olduğunu gösterme anlamında tarihe not düşmek amacıyla 1. dönem verilen başarı belgelerini 2. dönemde de vereceklerini dile getirdi.

Öğretmenlerin, Kovid-19 döneminde dijital platformda öğrencilerinin geri kalmaması için fedakarlık yaparken sanki "okullara gitmek istemiyormuş" gibi bir algı oluşturulduğunu anımsatan Özer, şunları söyledi:

"Fırsat verildiği zaman, beraber yol yüründüğü zaman okulların nasıl açık kalabildiğini gösterebilmek ayrı bir tarihi nottu. Ülkemiz başka salgınlar, problemler olduğu zaman süreci nasıl yönetebileceğini deneyimlemiş oldu. İstanbul'da 25 bin servisin 5 bini devreye giriyordu, 'Nasıl olsa kapanacak.' diye. Çoğu ilde veliler çocuklarını okullara göndermedi. Çoluk çocuk okula gitmemek için direndi. Kararlı bir şekilde durulunca, 'Bunlar okulları kapatmayacaklar, gerekli önlemleri alacaklar, okulları gerçekten her gün temizleyip, hijyen ve mesafe kurallarına uyup okulları açacaklar.' diye düşündüler. Bu yaptığımız hamle, ülkenin geleceği için en büyük hamlelerden bir tanesiydi. Eğer 1 yıl daha okulları uzaktan eğitime devam ettirmiş olsaydık sadece öğretmen kayıpları olmayacaktı, öğrencilerin psikososyal gelişimleri, ruh halleri, sosyalleşmeleri, dijital bağımlılıkları gerçekten bir ülke güvenlik meselesi olacak şekilde kritik bir hale gelecekti."

"Türkiye'de eğitim sisteminin ne kadar büyük olduğunun hala algılanamadığını" görüşünü paylaşan Özer, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda 18,9 milyon öğrenci ve 1,2 milyon öğretmenin bulunduğunu, böyle bir nüfusu, böyle bir eğitim camiasını okullarda birleştirmeden Türkiye'nin normalleşebilmesinin mümkün olmayacağına işaret etti.

Okulları açık tutarak sadece gençleri, çocukları kurtarmadıklarını aynı zamanda Türkiye'nin normalleşmesini de hızlandırdıklarını belirten Özer, Milli Eğitim Bakanlığının tüm öğretmen kadrosu, tüm okul ve yöneticileriyle Türkiye'ye örnek oluşturduğunu anlattı.

Tüm kademelerde okullaşma oranının yüzde 90'ın üzerine ulaştığına dikkati çeken Özer, eğitimin kalitesinin sürekli artırmayı hedeflediklerini ancak fırsat eşitliğini de güçlendirmeye özen gösterdiklerini vurguladı.

Eğitimde fırsat eşitliğinin, "ailesinin sosyoekonomik seviyesine bakmaksızın tüm çocukların en nitelikli eğitime erişmesi" anlamına geldiğini belirten Özer, şunları kaydetti:

"Aldıkları eğitimde arasında bir farklılık oluşmaması... Bunun için 2 önemli adım attık, biri okul öncesi eğitim seferberliği. 3 yaştaki okullaşma oranı yüzde 14, 4 yaştaki yüzde 35, 5 yaştaki ise 78'di. Hedef olarak 3 yaştaki yüzde 14 olan okullaşma oranını yüzde 50, 4 yaştakini yüzde 70, 5 yaştakini de yüzde 100'e çıkarmak."

10 ay gibi bir sürede yüzde 78 olan 5 yaş okullaşma oranını yüzde 93'e çıkardıklarını anımsatan Özer, şöyle konuştu:

"Hiçbir yılda bir eğitim kademesindeki okullaşmalarının böyle bariz bir şekilde arttığını gördünüz mü? Okul öncesi ne için önemli? Bizim şu andaki eğitimimizin en köklü problemi okullar arası başarı farkı. Aslında kaynağı okul öncesine dayanan, okul öncesindeki bir kesim öğrencilerimizin okul öncesi eğitime üç yaşla başlayıp üç yıl bu eğitim alıp birinci sınıfa gelirken, büyük bir kısmının okul öncesi eğitme hiç erişememesinden kaynaklanıyor. Bu okul öncesi eğitimdeki erişim farklılığı kısıtlaması birinci sınıfa girdiği zaman okulda hazır olunmuşluk farkı olarak ortaya çıkıyor. Eğitimin ilk kademesinde bu fark ortadan kaldırılmadığı zaman eğitimin ilerleyen kademelerinde artıyor. Okullar arası başarı farkı olarak bizim çözmemiz gereken bir eğitim problemi olarak önümüzde duruyor. Atmış olduğumuz adım, 3-5 yaştaki okullaşma oranının OECD ortalamalarına çıkartmak bu ülkede eğitimde fırsat eşitliğiyle ilgili şu ana kadar atılmış en önemli adımdır."

Okullar arası farklılıkları bitirmek için çalıştıklarını aktaran Özer, bu kapsamda imkanı az olan okullara pozitif ayrımcılık yaptıklarını, onları daha iyi noktaya taşıyabilmek için 2,92 milyar lira kullandıklarını anlattı.

Okullardaki kitap sayısı arttı

Bakan Özer, 26 Ekim 2021'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde kütüphanesiz okul kalmaması için proje başlattıklarına değinerek iki ay gibi bir sürede kütüphanesiz okul kalmadığını anlattı. Bu iki ayda 16 bin 361 kütüphane yaptıklarını kaydeden Özer, 28 milyon olan kitap sayısını 70 milyona çıkardıklarını, yıl sonuna kadar bu sayının 100 milyona ulaşacağını söyledi.

Mesleki eğitimin ülkede kanayan yaralardan biri olduğunu kaydeden Özer, şöyle konuştu:

"28 Şubat sürecinin bu ülkeye vermiş olduğu eğitimdeki en büyük maliyetlerden bir tanesi. İmam hatip liselerinde ve meslek liselerinde okuyan öğrencilerin mezun oldukları zaman yükseköğretime erişimini engelleyen, 1999'da yürürlüğe giren ve 2012 yılında ancak kaldırılabilen katsayı uygulaması iş gücü piyasasının aradığı elemanı bulamamasına yol açtı. Daha önceden akademik olarak başarılı öğrencilerin bildiği meslek liselerinin hiçbir yere yerleşemeyen öğrencilerin gittiği liselere dönüştü. Ve aynı zamanda bu uygulama okullar arası başarı farkının çok daha derinleşmesine yol açtı. Normalde bir eğitim sisteminde okullarda sınıflarda heterojen öğrenci grubu olması istenir yetenek anlamında. Çünkü akran öğrenmesi en kritik öğrenmelerden bir tanesidir. Akademik olarak başarılı ve başarısız öğrencilere homojen olarak belli lise türlerinde kümelediğimiz zaman ortaya çıkan manzara akran eğitiminin ortadan kalkmasıdır. Meslek liselerinde son 2-3 yılda atmış olduğumuz adımlarla artık sorunları konuşulan bir mesleki eğitim değil, üretim yapan, akademik başarılı öğrencilerin gittiği, Ar-Ge merkezlerinde fikri mülkiyet kapsamında patent, faydalı model, marka tasarım tescilleri alan yurt dışına ihracat yapan bir meslek lisesi camiası çıktı."

Bakan Özer, 25 Aralık 2021 tarihli Mesleki Eğitim Kanunu ile getirilen değişikliklerin hem işverenlerin hem de gençlerin memnun eden bir meslek eğitim modeli ortaya çıkardığına işaret etti. Bu değişiklikle birlikte çırak ve kalfa sayısının 159 binden bugün 593 bine çıktığını anlatan Özer, "Yıl sonuna kadar 1 milyona çıkartacağız. Artık bu ülkede 'Aradığım çırağı, kalfayı bulamıyorum.' diye söz söylenemez hale gelecek. Katsayı uygulamasından önce tüm Türkiye'deki o mesleki eğitimin en güzel olduğu söylendiği günlerde tüm Türkiye'deki çırak sayısı 249 bin 774. Bugün 593 bin. Yani katsayı uygulamasının önceki durumu aşmış bir durumda. Yani katsayının hasarını tedavi ettiği gibi, ondan önceki durumdan da çok iyi duruma geçmiş ki yıl sonuna göre çok daha iyi noktaya gelecek." ifadelerini kullandı.

Bakan Özer, hiçbir eğitim sisteminin öğretmenin niteliğinin üzerine çıkamayacağının altını çizerek bu bilinçle öğrencilerin kişisel ve mesleki girişimleriyle ilgili her türlü desteği verdiklerini, öğretmenlerin aldığı eğitimleri artırdıklarını anlattı.

Öğretmenlik meslek kanuna ilavelerle öğretmenlerin haklarının çok daha iyi noktaya taşınacağına işaret eden Özer, "Ama bu Öğretmenlik Meslek Kanunu bir başlangıçtır. İşte bu kariyer sistemiyle uzman öğretmenlik ve başöğretmenlikle öğretmenlerimizin almış oldukları eğitimleri değerlendirelim, hem de özlük haklarında ciddi bir iyileşme sağlayalım istedik." dedi.

Uşak Valisi Turan Ergün de kentte 306 devlet okulu, 49 özel okul olmak üzere toplam 355 okulda, 5 bin 409 öğretmenle 60 bin 805 öğrenciyi en iyi şekilde eğiterek geleceğin Türkiye'sinin inşası yolunda çaba harcandığını belirtti.

İl Milli Eğitim Müdürü Bülent Şahin, yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Toplantıya, AK Parti Uşak Milletvekilleri Mehmet Altay ve İsmail Güneş, Uşak Belediye Başkanı Mehmet Çakın, Uşak Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Savaş ve okul müdürleri katıldı.

KAYNAK: Anadolu Ajansı

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.